Rejim değil koltuklar tehlikede
Rejim değil koltuklar tehlikede
Başbakan Erdoğan, AK Parti grubunda gündemi değerlendirdi. Cumhurnbaşkanlığı seçimi ilgili önemli uyarılarda bulunan Erdoğan, Sezer'in 'rejim tehlikede' sözüne sert yanıt verdi:
Başbakan Erdoğan, AK Parti grubunda gündemi değerlendirdi. Cumhurnbaşkanlığı seçimi ilgili önemli uyarılarda bulunan Erdoğan, Sezer'in 'rejim tehlikede' sözüne sert yanıt verdi:
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Sevgili kardeşlerim,sevgili vatandaşlarım, buradan 70 milyona sesleniyorum; başımızı iki elimizin arasına alarak düşünmek ve konuşmak durumundayız. Bu iş ideolojilerle çözülmüyor, çözülmez. Demokrasiye inanıyor muyuz, laik Cumhuriyete inanıyor muyuz, sosyal devlete inanıyor muyuz, hukuk devletine inanıyor muyuz? O zaman, bunun yeri sandıktır'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmaya, Aksaray'da trafik kazasında hayatını kaybeden çocukların ailelerine ve öğretmenlerine başsağlığı dileyerek başladı.
''Millet olarak yüreklerimiz yanmıştır. Acımız büyüktür'' diyen Erdoğan, tüm Türkiye'ye de başsağlığı diledi. Duble yol projelerinin ne kadar önemli olduğuna işaret eden Erdoğan, bu projeyi sonuna kadar devam ettireceklerini bildirdi.
Erdoğan, eski cumhurbaşkanlarından Turgut Özal'ın ölüm yıldönümü olduğunu hatırlatarak, ''Türkiye'nin dünyaya açılımına bir öncü olarak önemli katkıları bulunan, ülkemizi adeta sıçratan Turgut Özal'a Allah'tan rahmet diliyor, hatırasını saygıyla, hürmetle yad ediyorum'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, yoğun bakımda bulunan TBMM Başkanvekili Ali Dinçer'e acil şifa dileklerini ileterek, ''CHP'ye, grubumuz adına geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum'' dedi.
''MANİDAR TOPLANTI''
Erdoğan, bugünün tarihinin 17 Nisan 2007 olduğunu hatırlattı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi tarihinin en manidar toplantılarından birisini daha yaptıklarını ifade etti.
TBMM'nin, millet iradesinin tecelligahı olarak, Cumhuriyeti kuran ve yaşatan asil iradenin kalbi olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: ''Buradaki her söz, her karar, Türkiye'nin ruhuna, çıkarlarına, Türk milletinin iradesine, taleplerine ve özlemlerine uygun olmalıdır. Bugüne kadar grup toplantılarımızın hepsinde, bütün vurgularımızın özeti Türkiye olmuştur. Hangi ülke meselesini ele alırsak alalım, bu kürsülerde her zaman, 'her şey Türkiye için' şiarımıza uygun mesajlar verdik. Türkiye'nin bütünlüğünü her şeyin üzerinde tuttuk ve her şeyden çok önemsedik. İstişarelerimizi, icraatlarımızı, yaptığımız hukuki reformları, milletimizin ali menfaatlerini esas alarak gerçekleştirdik. Milletimizi, Cumhuriyetimi, ülkemizi hukuk devletimizi birlikte güçlendirdik. Bu birliktelik sayesinde Türkiye'nin haysiyetine sadakatle sahip çıktık ve ülkemizin, halkımızın itibarını şerefle yücelttik, yüceltmeye devam ediyoruz. Varlığımızı, her zaman milletimize hizmetle anlamlandırdık. Milletimizle birlikte yürüttük. İkbal arzusuyla değil, ihtiraslarla değil, aklı selimle, aşkla heyecanla, sabırla, metanetle, vakarla Türkiye'nin iradesini temsil ettik. Yola çıkarken milletimize söz verdiğimiz gibi, bu büyük ülkenin hem aklı hem vicdanı olmaya çalıştık. Şimdi, 70 milyon insanımızın selameti için Cumhuriyetimizin, demokrasimizin bekası için vereceğimiz kararı da aynı inançla vereceğiz.''
CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ
Milli irade adına Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Cumhurbaşkanını seçeceklerini kaydeden Erdoğan, ''Krizlerin değil, istikrarla büyümenin, kalkınmanın, refahın, huzurun, adaletin sürdürülebilir olmasını sağlamak üzere 11. Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz'' diye konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye'nin yakaladığı bu atmosfer, vehimlerle, niyet okumalarla gölgelenemeyecek kadar istikrar ve güven zeminine oturmuştur. Kim ne derse desin... Ülkemiz, bugüne kadarki kazanımlarıyla, içerde ve dışarda harekete geçirdiği büyük imkanlarla, ekonomik istikrar içindeki büyümesiyle, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün koyduğu muasır medeniyet hedefine en yakın noktada bulunuyor. Bunun da altını çiziyorum. Kimse bunu gölgeleme gayreti içine girmesin. Bunu gölgeleme gayreti içine girenler, gölge altında kalırlar bunu bilsinler. Cumhuriyetimizin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma noktasındaki düzenimizin güvence altında olduğunu, 70 milyon insanımız yürekten hissediyor ve bunu biliyor. İktidarımız döneminde Türkiye gücüne güç katmış. Cumhuriyetin 100. kuruluş yıldönümüne şimdiden büyük bir gurur içinde milletçe ulaşırken, yaklaşırken, bunu gölgelemek, insafla bağdaşmaz. Muasır medeniyet hedefinin, içe kapanmanın tam zıddı olduğunu Türkiye, dış politikadan ekonomik açılımlara kadar her zamankinden daha çok idrak etmiştir.''
''REJİM TEHLİKEDE Mİ?''
Erdoğan, Türkiye'den yabancı ülkelere başbakan ve cumhurbaşkanı düzeyinde 22 yılda 335 resmi ziyaret; 2003-2006 yılları arasında ise 153 ziyaret yapıldığını söyledi.
Bu ziyaretlerin Türkiye'nin ufkunu açtığını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: ''1980-2002 yılları arasında ülkemize başbakan ve cumhurbaşkanı düzeyinde 3003 ziyaret yapılmıştır. Buna karşılık 2003-2006 yılları arasında devlet ve hükümet başkanı olarak ülkemize yapılan ziyaret sayısı 130'dur. İşte budur, muasır medeniyet düzeyini yakalamak. İşte budur, Türkiye'nin iddiasına sahip çıkmak. 79 yılda Gayri Safi Milli Hasıla 181 milyar dolara ulaşmışken, biz 4 yılda bunun üzerine 219 milyar dolar koymuşuz. Ne olmuş rakam; 400 milyar dolar olmuş. 79 senede 181, 4 senede 219 milyar dolar... Allah aşkına soruyorum; rejimin tehlikede olduğu bir ülkeye, rejimin sıkıntılı olduğu bir ülkeye küresel sermaye gelir de girer mi?
Ekonomik güç, böyle bir yükselme performansı ortaya koyabilir mi? Öyle bir noktadayız ki 4 sene öncesine kadar doğrudan yatırım son 10 yılda ortalama yılda 1 milyar dolar. İnsaf 1 milyar dolar... Geçen yıl geldiğimiz rakama bakıyorum, 20 milyar dolar.... Şimdi ise 3 ayda geldiğimiz nokta, 10 milyar dolar. Buyurun 3 ayda... İstikrar olmasa, güven olmasa, rejim tehlikede olsa bu ülkeye, bu gelir mi?
Sevgili kardeşlerim, sevgili vatandaşlarım, buradan 70 milyona sesleniyorum; başımızı iki elimizin arasına alarak düşünmek ve konuşmak durumundayız. Bu iş ideolojilerle çözülmüyor, çözülmez. Ve bunun bedellerini bu ülke ağır ödedi. Bu oyunu tekrar tezgahlamak isteyenler şunu bilsinler ki bu ülke, bu millet artık bu oyuna gelen değil, bu oyunu bozan olacak. Demokrasiye inanıyor muyuz, laik Cumhuriyete inanıyor muyuz, sosyal devlete inanıyor muyuz, hukuk devletine inanıyor muyuz? O zaman, bunun yeri sandıktır, sandıktır...''
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.