Bombaların patladığı yerde bugün kahkaha atıyor

Kızılcahamam (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 11.10.2015 - 17:52, Güncelleme: 11.10.2015 - 17:52 2127+ kez okundu.
 

Bombaların patladığı yerde bugün kahkaha atıyor

Terör örgütünün siyasi kanadısın sen hangi terörden bahsediyorsun...Selehattin

Ankara'da düzenlenen ve 95 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı terör saldırısın hemen ertesi günü aynı yerde anma töreni düzenlendi.HDP'liler Sıhhiye Meydanı'nda Ankara Tren Garı önündeki saldırıda hayatını kaybedenler anısına yere kırmızı karanfil bıraktı. HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu isimler yürüyüş halinde iken HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder yanındaki kişi ile gülerek bir şeyler konuşması tepki çekti. Dün de patlama sonrası inceleme yapmak üzere geldiği olay yerine gelen Önder polisle birbirine girmişti Demirtaş'a yönelik, "Silahlı bir örgütün siyasi kanadı olan bir partinin genel başkanısın… Herhangi bir terör saldırısı olduğunda sana efelenmek değil, mahcubiyet düşer. Daha bir yıl önce çağrınla gencecik çocukları linç etmiş ağzının içine bakan silahlı çeteler şehirlerde gezerken üstelik… Omuzunda yüzde 13’ün sorumluluğu, bir iç savaş çıkartacak kadar  gücün varken hangi bilgiyle, hangi istihbaratla ve hangi hakla “Katilsiniz! Eliniz kanlıdır, yüzünüzden, ağzınızdan, tırnağınıza kadar her yerinize kan sıçramıştır. En büyük terör destekçisi olduğunuz ortaya çıkmıştır” diyebiliyorsun? Diyarbakır miting katliamı, Suruç katliamından sonra Saray Gladio’su deyip mahcup olmuşken üstelik. İki ayda yüzden fazla insan öldürmüş bir silahlı örgütün siyasi kanadının lideri olarak halkı birbirine düşman edecek bu siyasi akbabalıktan utanmıyor musun?" dedi. İşte Yıldıray Oğur'un o yazısı; Türkiye Cumhuriyeti tarihinin bu en korkunç katliamının faili olarak olağan şüpheli mi arıyorsunuz? Daha bundan iki yıl önce Reyhanlı şehir merkezinden iki bombalı araç patlatılmış 55 insan hayatını kaybetmişti, olayın zanlıları mahkemede yargılanıyor, savcının elinde katliamın emrini Suriye İstihbaratı'ndan ''Ebu Firas'' kod adlı Anas Asalieh'in verdiğine dair onlarca sayfalık tape, istihbarat notu, ifade var. Yetmezse 7 ay önceden geliyorum diyen saldırı için bütün uyarılara rağmen son ana kadar adım atmayan cemaatçi savcı ve polislerin apaçık ihmalleri de var. Suriye'nin Türkiye'ye düşmanlığı açık, muhaberatın yapıp edebildikleri dünyanın malumu… Yine yetmezse, 40 yıldır Türkiye'de silahları, bombaları, canlı bombalarıyla yapmadığı eylem kalmamış, Kürt köylerini basıp, kendi adamlarını rahatça infaz etmiş, daha yeni Kürtlerin şehirlerini hendekler, mayınlar, roketlerle savaş alanına çevirmiş PKK var. İzci örgütü olan değil, barış için yanıp tutuşan da değil. Devrimci halk savaşı ilan etmiş olan, salondaki kanepesinde otururken küçük kızları roketle vurup, askerî araç geçişi için koyduğu mayınlarla küçük erkek çocukların parçalandığı, yatağında uyuyan genç polisleri infaz edip, 3 yaşındaki kızının, balkonundan el sallayan karısının, sofrada otururken çocuklarının gözü önünde insanları infaz eden tanıdığımız, bildiğiniz terör örgütü olan, terör örgütü kalmaktan başka da bir derdi olamayan… "ÖLÜMSÜZLER TABURU METROPOLLERDE HAREKETE GEÇER" Daha yeni, 28 Eylül'de HPG'nin komutanı Karayılan "özgür basın susturulamaz" Özgür Gündem gazetesine verdiği röportajda şöyle tehdit etmişti Türkiye'yi: ''Ha yarın onlar (Türkiye devleti) şehirlerde daha fazla katliama yönelirlerse o zaman Ölümsüzler Taburu da metropollerde harekete geçer." Ateşkesi Suruç katliamıyla bitirmiş silahlı bir örgütü, tuhaf bir şekilde pazar gününe gün verdiği yeni ateşkesinden bir gün önce, 3 yaşındaki kızı ve hamile karısının yanında polis öldürmesindense bir gün sonra başkentte bir katliam olunca hangi temiz kağıdı olağan şüpheliler listesinden çıkarıveriyor?    "YOK HAYIR HİÇ BİRİ YAPMIŞ OLAMAZ..." Hadi hepsinin ölümsüzler taburları, fedai eylemcileri olan silahlı küçük sol örgütleri saymayalım bu kez. PKK'yla kavgaları olan DHKP-C'yi, Türkiye'yi Suriye'ye çevirip intikam peşinde koşan Esad'ın Mihraç Ural'ını, PKK'nın çözüm ortağı MLKP'yi… Yok hayır hiçbiri yapmış olamaz bu korkunç katliamı. Bu eli silahlı, intihar eylemleri sicilleri kabarık terör örgütlerinin cirit attığı bir ülkede baş fail hiçbiri değil. Seçime 20 gün kala, bir cumartesi günü, kendilerinin ve ailelerinin de yaşadığı, o an onların da oradan geçebilecekleri başkentin orta yerinde 100'e yakın insanı öldüren bombaları oraya gönderen ülkeyi 13 yıldır yöneten sivil iktidar ve seçimle gelmiş ilk Cumhurbaşkanı.. "DAHA POLİS ELİNİ DELİLLERE SÜRMEMİŞKEN..." Böyle bir katliamdan sonra bir iktidar tabii ki eleştiri oklarının hedefi olur, güvenlik, istihbarat zaafı soruşturulur. İstifalar istenir. Ama bu kadarı yetmiyor bunlara artık. Doğrudan katil diye uzatıyorlar parmaklarını. Israrla, patlamadan hemen beş dakika sonra, daha polis bile elini delillere sürmemişken, büyük bir utanmazlıkla yapıyorlar artık bunu… Bir cemaat trollünün tweetleri, bir mafya liderinin böyle bir saldırı yapacak kudreti, uğruna kendini patlatacak fedaileri varsa ne diye yaptığı sorusu sorulacak mafyatik mitinginde ettiği bir tehditvari laf, hatta bazen sadece canı böyle çekmesi yetiyor bu yalancılığa, dayanılmaz alçaklığa, siyasi nebbaşlığa, akbabalığa… "SANA EFELENMEK DEĞİL, MAHCUBİYET DÜŞER" Yaptıkları artık birlikte yaşadığımız ülkeye, günlük sıradan hayatlarımıza, aklımıza, demokrasimize açık bir saldırıya döndü.. O yüzden adlarını açıkça yazmak gerek artık… Selahattin Demirtaş… Silahlı bir örgütün siyasi kanadı olan yüzde 13 oy almış bir partinin genel başkanısın… Herhangi bir terör saldırısı olduğunda sana efelenmek değil, mahcubiyet düşer. Daha bir yıl önce çağrınla gencecik çocukları linç etmiş ağzının içine bakan silahlı çeteler şehirlerde gezerken üstelik… Omuzunda yüzde 13'ün sorumluluğu, bir iç savaş çıkartacak kadar gücün varken hangi bilgiyle, hangi istihbaratla ve hangi hakla "Katilsiniz! Eliniz kanlıdır, yüzünüzden, ağzınızdan, tırnağınıza kadar her yerinize kan sıçramıştır. En büyük terör destekçisi olduğunuz ortaya çıkmıştır" diyebiliyorsun? Diyarbakır miting katliamı, Suruç katliamından sonra Saray Gladio'su deyip mahcup olmuşken üstelik. İki ayda yüzden fazla insan öldürmüş bir silahlı örgütün siyasi kanadının lideri olarak halkı birbirine düşman edecek bu siyasi akbabalıktan utanmıyor musun? "MANTIĞIN SINIRLARINA DAYANMIŞ..." İzmaritlerin yerlere atılmadığı Kandil dağlarındaki komutanların uçağı olsa hep yan koltuğu şimdiden garantilemiş, Diyarbakır saldırısı açıkça AKP'yi eritip, HDP'ye yaramamışken "550 millî ve yerli milletvekili için daha kaç bomba patlatmak, kaç kenti tankla topla basmak, daha kaç kişiyi öldürmek gerekiyor" diye yazacak kadar mantığın sınırlarına dayanmış Celal Başlangıç! Sadece mesleğinize ihanet etmiyorsunuz aynı zamanda bu apaçık yalancılıkla bu ülkenin birlikte yaşama kültürüne de saldırıyorsunuz. Ve tabii akli melekelerini kendini ''mesih'' zanneden bir hocaya emanet etmişleri, siyasi nefretlerinden gözü hakikati göremeyecek kadar kararmışları sayamıyoruz... Belki biz fazla safız sadece kör bir nefretle değil, bile isteye yapıyorsunuz bu yalancılığı, sahtekarlığı, nebbaşlığı, akbabalığı… Belki bunlar ön peşrevlerdir ve günün sonunda sahneye Hülya Avşar'a bile "Lütfen biri gelip bizi kurtarsın artık" dedirten esas patronlar çıkacaktır. Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamından dakikalar, saatler sonra yaptıklarınız, yazdıklarınız silinip gitmesin diye yazıldı bu yazı. Bu gözü dönmüş nefretiniz tarihe geçsin diye… Sayenizde yine "Birileri" bizi kurtarmaya gelirse, bu neden oldu diye arayanlar failleri kolay bulabilsin diye… ANKARADAKİ SALDIRIYI PKK GERÇEKLEŞTİRDİ... Akşam gazetesi yazarı Emin PazarcıAnkara'daki kanlı saldırının sloganının önceden belirlendiğini saldırıyı ise PKKçevresinin gerçekleştirdiğini yazdı. Saldırganların Diyarbakır ve Suruç’un ardından, bu defa da Ankara’da ortaya çıktığını yazan Pazarcı, "Başkent’i kana bulayanların amaçları belli. Devlet otoritesini zaafa uğratmak; halk üzerindeki kin, nefret ve korku duygularını artırmak. Gerginliği körüklemek. Toplumu kutuplaştırmak, düşmanlık duygularını pekiştirmek, nihayetinde iç çatışma ortamı sağlamak. Ortaya çıkan sonuçları seçimde kullanmak; siyaseti şekillendirmek. İlave olarak, çevresinde önemli gelişmeler yaşanırken, Türkiye’yi içe kapatmak" dedi. İşte Pazarcı'nın yazısındaki o iddia; Peki kim bunlar?  Yıllardır izliyoruz. Hepsi ortada, tamamı deşifre olmuş durumda. PKK, DAEŞ, DHKP-C ve bunlarla birlikte hareket eden diğerleri. Dün bir başkası saldırmıştı, bugün diğeri ortaya çıkıyor, yarın da öbürü harekete geçecek. Yok aslında birbirlerinden farkları… Bunların birbirleri ile çekişip çatışmaları sonucu değiştirmez. Tamamı halk ve ülke düşmanı. Hepsi aynı amaca hizmet eden katiller sürüsü. Bu saldırılar, şu veya bu örgüt meselesi değil, Türkiye’ye yönelen bir terör sorunu! Adeta ülke olarak “zaman ayarlı” bir katliam ve yönlendirme faaliyeti ile karşı karşıyayız. Herkesin bu tablo üzerinde iyi düşünmesi lazım! Ayrıca Suruç’ta da öyle olmadı mı? Yine devlet suçlanmadı mı? Bugün yapılan yorumların aynısı yapılmadı mı? O olay ve ortaya konulan algı üzerinden terör saldırılarına meşruiyet kazandırılmaya çalışılmadı mı? Şimdi de aynısı tekrarlanıyor…  Yalnız bu defa taktik farklı. Bu defaki saldırıya “barış” şifresi yerleştirilmiş. Saldırıdan önce slogan bile belirlenmiş: “Barışa Bomba.”  Seçim öncesi bir terör örgütü ile onu destekleyen bir siyasi parti aklanıp paklanmaya, arkadan ittirilmeye çalışılıyor. 1984’ten bu yana gerçekleştirdiği saldırılarla 300’ün üzerinde çocuk olmak üzere 5 bin 400 vatandaşımızı, 6 bine yakın güvenlik görevlimizi katleden bir yapı üzerinden devleti yönetenler “savaş yanlısı” olarak gösterilmeye çalışılıyor. “Savaşa Hayır” ve “Barış” sloganları ile bir algı oluşturulmak isteniyor.  Bu tabloya bakınca Ankara’daki bombanın olağan faili PKK’ya destek veren çevreler gibi görünüyor. Çünkü, bu katliam onların işine yarıyor ve ortaya çıkan kanlı tablo onlar tarafından kullanılıyor. Ayrıca, bir başka terör örgütü tarafından gerçekleştirilmiş olsa bile, sonuç değişmiyor; ortaya çıkan tablo bu! Demek ki, bizim de milletçe kimden ve nereden gelirse gelsin, teröre top yekûn karşı çıkıp, algı operasyonlarının peşine takılmamamız gerekiyor.
Terör örgütünün siyasi kanadısın sen hangi terörden bahsediyorsun...Selehattin

Ankara'da düzenlenen ve 95 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı terör saldırısın hemen ertesi günü aynı yerde anma töreni düzenlendi.HDP'liler Sıhhiye Meydanı'nda Ankara Tren Garı önündeki saldırıda hayatını kaybedenler anısına yere kırmızı karanfil bıraktı.

HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu isimler yürüyüş halinde iken HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder yanındaki kişi ile gülerek bir şeyler konuşması tepki çekti. Dün de patlama sonrası inceleme yapmak üzere geldiği olay yerine gelen Önder polisle birbirine girmişti

Demirtaş'a yönelik, "Silahlı bir örgütün siyasi kanadı olan bir partinin genel başkanısın… Herhangi bir terör saldırısı olduğunda sana efelenmek değil, mahcubiyet düşer. Daha bir yıl önce çağrınla gencecik çocukları linç etmiş ağzının içine bakan silahlı çeteler şehirlerde gezerken üstelik… Omuzunda yüzde 13’ün sorumluluğu, bir iç savaş çıkartacak kadar  gücün varken hangi bilgiyle, hangi istihbaratla ve hangi hakla “Katilsiniz! Eliniz kanlıdır, yüzünüzden, ağzınızdan, tırnağınıza kadar her yerinize kan sıçramıştır. En büyük terör destekçisi olduğunuz ortaya çıkmıştır” diyebiliyorsun? Diyarbakır miting katliamı, Suruç katliamından sonra Saray Gladio’su deyip mahcup olmuşken üstelik. İki ayda yüzden fazla insan öldürmüş bir silahlı örgütün siyasi kanadının lideri olarak halkı birbirine düşman edecek bu siyasi akbabalıktan utanmıyor musun?" dedi.

İşte Yıldıray Oğur'un o yazısı;

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin bu en korkunç katliamının faili olarak olağan şüpheli mi arıyorsunuz? Daha bundan iki yıl önce Reyhanlı şehir merkezinden iki bombalı araç patlatılmış 55 insan hayatını kaybetmişti, olayın zanlıları mahkemede yargılanıyor, savcının elinde katliamın emrini Suriye İstihbaratı'ndan ''Ebu Firas'' kod adlı Anas Asalieh'in verdiğine dair onlarca sayfalık tape, istihbarat notu, ifade var.

Yetmezse 7 ay önceden geliyorum diyen saldırı için bütün uyarılara rağmen son ana kadar adım atmayan cemaatçi savcı ve polislerin apaçık ihmalleri de var. Suriye'nin Türkiye'ye düşmanlığı açık, muhaberatın yapıp edebildikleri dünyanın malumu…

Yine yetmezse, 40 yıldır Türkiye'de silahları, bombaları, canlı bombalarıyla yapmadığı eylem kalmamış, Kürt köylerini basıp, kendi adamlarını rahatça infaz etmiş, daha yeni Kürtlerin şehirlerini hendekler, mayınlar, roketlerle savaş alanına çevirmiş PKK var.

İzci örgütü olan değil, barış için yanıp tutuşan da değil. Devrimci halk savaşı ilan etmiş olan, salondaki kanepesinde otururken küçük kızları roketle vurup, askerî araç geçişi için koyduğu mayınlarla küçük erkek çocukların parçalandığı, yatağında uyuyan genç polisleri infaz edip, 3 yaşındaki kızının, balkonundan el sallayan karısının, sofrada otururken çocuklarının gözü önünde insanları infaz eden tanıdığımız, bildiğiniz terör örgütü olan, terör örgütü kalmaktan başka da bir derdi olamayan…

"ÖLÜMSÜZLER TABURU METROPOLLERDE HAREKETE GEÇER"

Daha yeni, 28 Eylül'de HPG'nin komutanı Karayılan "özgür basın susturulamaz" Özgür Gündem gazetesine verdiği röportajda şöyle tehdit etmişti Türkiye'yi:

''Ha yarın onlar (Türkiye devleti) şehirlerde daha fazla katliama yönelirlerse o zaman Ölümsüzler Taburu da metropollerde harekete geçer."

Ateşkesi Suruç katliamıyla bitirmiş silahlı bir örgütü, tuhaf bir şekilde pazar gününe gün verdiği yeni ateşkesinden bir gün önce, 3 yaşındaki kızı ve hamile karısının yanında polis öldürmesindense bir gün sonra başkentte bir katliam olunca hangi temiz kağıdı olağan şüpheliler listesinden çıkarıveriyor?

  

"YOK HAYIR HİÇ BİRİ YAPMIŞ OLAMAZ..."

Hadi hepsinin ölümsüzler taburları, fedai eylemcileri olan silahlı küçük sol örgütleri saymayalım bu kez. PKK'yla kavgaları olan DHKP-C'yi, Türkiye'yi Suriye'ye çevirip intikam peşinde koşan Esad'ın Mihraç Ural'ını, PKK'nın çözüm ortağı MLKP'yi…

Yok hayır hiçbiri yapmış olamaz bu korkunç katliamı. Bu eli silahlı, intihar eylemleri sicilleri kabarık terör örgütlerinin cirit attığı bir ülkede baş fail hiçbiri değil.

Seçime 20 gün kala, bir cumartesi günü, kendilerinin ve ailelerinin de yaşadığı, o an onların da oradan geçebilecekleri başkentin orta yerinde 100'e yakın insanı öldüren bombaları oraya gönderen ülkeyi 13 yıldır yöneten sivil iktidar ve seçimle gelmiş ilk Cumhurbaşkanı..

"DAHA POLİS ELİNİ DELİLLERE SÜRMEMİŞKEN..."

Böyle bir katliamdan sonra bir iktidar tabii ki eleştiri oklarının hedefi olur, güvenlik, istihbarat zaafı soruşturulur. İstifalar istenir.

Ama bu kadarı yetmiyor bunlara artık. Doğrudan katil diye uzatıyorlar parmaklarını. Israrla, patlamadan hemen beş dakika sonra, daha polis bile elini delillere sürmemişken, büyük bir utanmazlıkla yapıyorlar artık bunu…

Bir cemaat trollünün tweetleri, bir mafya liderinin böyle bir saldırı yapacak kudreti, uğruna kendini patlatacak fedaileri varsa ne diye yaptığı sorusu sorulacak mafyatik mitinginde ettiği bir tehditvari laf, hatta bazen sadece canı böyle çekmesi yetiyor bu yalancılığa, dayanılmaz alçaklığa, siyasi nebbaşlığa, akbabalığa…

"SANA EFELENMEK DEĞİL, MAHCUBİYET DÜŞER"

Yaptıkları artık birlikte yaşadığımız ülkeye, günlük sıradan hayatlarımıza, aklımıza, demokrasimize açık bir saldırıya döndü..

O yüzden adlarını açıkça yazmak gerek artık…

Selahattin Demirtaş… Silahlı bir örgütün siyasi kanadı olan yüzde 13 oy almış bir partinin genel başkanısın… Herhangi bir terör saldırısı olduğunda sana efelenmek değil, mahcubiyet düşer.

Daha bir yıl önce çağrınla gencecik çocukları linç etmiş ağzının içine bakan silahlı çeteler şehirlerde gezerken üstelik… Omuzunda yüzde 13'ün sorumluluğu, bir iç savaş çıkartacak kadar gücün varken hangi bilgiyle, hangi istihbaratla ve hangi hakla "Katilsiniz! Eliniz kanlıdır, yüzünüzden, ağzınızdan, tırnağınıza kadar her yerinize kan sıçramıştır. En büyük terör destekçisi olduğunuz ortaya çıkmıştır" diyebiliyorsun?

Diyarbakır miting katliamı, Suruç katliamından sonra Saray Gladio'su deyip mahcup olmuşken üstelik.

İki ayda yüzden fazla insan öldürmüş bir silahlı örgütün siyasi kanadının lideri olarak halkı birbirine düşman edecek bu siyasi akbabalıktan utanmıyor musun?

"MANTIĞIN SINIRLARINA DAYANMIŞ..."

İzmaritlerin yerlere atılmadığı Kandil dağlarındaki komutanların uçağı olsa hep yan koltuğu şimdiden garantilemiş, Diyarbakır saldırısı açıkça AKP'yi eritip, HDP'ye yaramamışken "550 millî ve yerli milletvekili için daha kaç bomba patlatmak, kaç kenti tankla topla basmak, daha kaç kişiyi öldürmek gerekiyor" diye yazacak kadar mantığın sınırlarına dayanmış Celal Başlangıç!
Sadece mesleğinize ihanet etmiyorsunuz aynı zamanda bu apaçık yalancılıkla bu ülkenin birlikte yaşama kültürüne de saldırıyorsunuz.

Ve tabii akli melekelerini kendini ''mesih'' zanneden bir hocaya emanet etmişleri, siyasi nefretlerinden gözü hakikati göremeyecek kadar kararmışları sayamıyoruz...

Belki biz fazla safız sadece kör bir nefretle değil, bile isteye yapıyorsunuz bu yalancılığı, sahtekarlığı, nebbaşlığı, akbabalığı…

Belki bunlar ön peşrevlerdir ve günün sonunda sahneye Hülya Avşar'a bile "Lütfen biri gelip bizi kurtarsın artık" dedirten esas patronlar çıkacaktır.

Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamından dakikalar, saatler sonra yaptıklarınız, yazdıklarınız silinip gitmesin diye yazıldı bu yazı.

Bu gözü dönmüş nefretiniz tarihe geçsin diye…

Sayenizde yine "Birileri" bizi kurtarmaya gelirse, bu neden oldu diye arayanlar failleri kolay bulabilsin diye…

ANKARADAKİ SALDIRIYI PKK GERÇEKLEŞTİRDİ...

Akşam gazetesi yazarı Emin PazarcıAnkara'daki kanlı saldırının sloganının önceden belirlendiğini saldırıyı ise PKKçevresinin gerçekleştirdiğini yazdı.

Saldırganların Diyarbakır ve Suruç’un ardından, bu defa da Ankara’da ortaya çıktığını yazan Pazarcı, "Başkent’i kana bulayanların amaçları belli. Devlet otoritesini zaafa uğratmak; halk üzerindeki kin, nefret ve korku duygularını artırmak. Gerginliği körüklemek. Toplumu kutuplaştırmak, düşmanlık duygularını pekiştirmek, nihayetinde iç çatışma ortamı sağlamak. Ortaya çıkan sonuçları seçimde kullanmak; siyaseti şekillendirmek. İlave olarak, çevresinde önemli gelişmeler yaşanırken, Türkiye’yi içe kapatmak" dedi.

İşte Pazarcı'nın yazısındaki o iddia;

Peki kim bunlar? 

Yıllardır izliyoruz. Hepsi ortada, tamamı deşifre olmuş durumda. PKK, DAEŞ, DHKP-C ve bunlarla birlikte hareket eden diğerleri. Dün bir başkası saldırmıştı, bugün diğeri ortaya çıkıyor, yarın da öbürü harekete geçecek. Yok aslında birbirlerinden farkları… Bunların birbirleri ile çekişip çatışmaları sonucu değiştirmez. Tamamı halk ve ülke düşmanı. Hepsi aynı amaca hizmet eden katiller sürüsü. Bu saldırılar, şu veya bu örgüt meselesi değil, Türkiye’ye yönelen bir terör sorunu! Adeta ülke olarak “zaman ayarlı” bir katliam ve yönlendirme faaliyeti ile karşı karşıyayız. Herkesin bu tablo üzerinde iyi düşünmesi lazım!

Ayrıca Suruç’ta da öyle olmadı mı? Yine devlet suçlanmadı mı? Bugün yapılan yorumların aynısı yapılmadı mı? O olay ve ortaya konulan algı üzerinden terör saldırılarına meşruiyet kazandırılmaya çalışılmadı mı? Şimdi de aynısı tekrarlanıyor… 

Yalnız bu defa taktik farklı. Bu defaki saldırıya “barış” şifresi yerleştirilmiş. Saldırıdan önce slogan bile belirlenmiş: “Barışa Bomba.” 

Seçim öncesi bir terör örgütü ile onu destekleyen bir siyasi parti aklanıp paklanmaya, arkadan ittirilmeye çalışılıyor. 1984’ten bu yana gerçekleştirdiği saldırılarla 300’ün üzerinde çocuk olmak üzere 5 bin 400 vatandaşımızı, 6 bine yakın güvenlik görevlimizi katleden bir yapı üzerinden devleti yönetenler “savaş yanlısı” olarak gösterilmeye çalışılıyor. “Savaşa Hayır” ve “Barış” sloganları ile bir algı oluşturulmak isteniyor. 
Bu tabloya bakınca Ankara’daki bombanın olağan faili PKK’ya destek veren çevreler gibi görünüyor. Çünkü, bu katliam onların işine yarıyor ve ortaya çıkan kanlı tablo onlar tarafından kullanılıyor. Ayrıca, bir başka terör örgütü tarafından gerçekleştirilmiş olsa bile, sonuç değişmiyor; ortaya çıkan tablo bu!

Demek ki, bizim de milletçe kimden ve nereden gelirse gelsin, teröre top yekûn karşı çıkıp, algı operasyonlarının peşine takılmamamız gerekiyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kizilcahamamhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakır escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort adıyaman escort afyon escort> ağrı escort aydın escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elazığ escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ısparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort
rulet sitelericasino sitelerikaçak iddaacanlı casino