Tayyip Erdoğan sonrası 3 AK PARTİ

Abdurrahman Yıldırım'ın köşe yazısı

Erdoğan'a selâm, istikrara devam mı?

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener hafta sonunda İzmir Kalkınma Ajansı'nın açılışında dedi ki, "Eğer Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanı olursa AKP'nin oyu artar, siyasi istikrar pekişir."
Finansal piyasaların bunun farkında olduğunu ve olumlu sinyal verdiğini belirten Bakan Şener'in sözleri önümüzdeki dönem piyasanın yön tayini açısından önemli. En azından belirleyici faktörlerden biri.
Çünkü cumhurbaşkanlığı seçimi, ona bağlı ve devamındaki genel seçimlerde kritik aşama Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanı olması halinde AKP Hükümeti'nin seçimlerde çoğunluğu koruyup koruyamayacağı olacak. Eğer oyları artarsa çoğunluk iktidarı devam edebiliyor.
Hükümetin oyunun düşmesi veya düşmese bile Meclis'e daha çok partinin girmesiyle milletvekili sayısının azalması söz konusu olabilir. Bu da koalisyon ihtimalini ortaya çıkartabilir ve siyasi istikrar görüntüsünü bozabilir.
- Nasıl oy kaybetmez? - Ne olacak da genel başkanı cumhurbaşkanı olacak bir partinin oyu artacak? Bir kere başbakanın cumhurbaşkanlığına adaylığını koymasının ve seçilmesinin ardından olası gelişmeleri bir düşünelim:
- Piyasalardan ve kamuoyundan fazla tepki gelmez. Muhalefete fazla itibar olmaz. İktidar partisi de cumhurbaşakanını tek başına belirlediği için, gücünü göstermiş olur ve bu nedenle oy kaybına uğramaz.
- Ekonomide seçime kadar herhangi bir sorun çıkmaz. Hükümet seçim meydanlarında enflasyonu tek haneye indirmekle bütçeyi denk hale getirmekle ve yüksek büyümeyi sağlamakla övünür.
- Ne oy kaybettirir? - Bunlardan biri seçilecek olan cumhurbaşakanın tavrı. İktidarın seçime kadar olan dönemde hangi atamaları yapacağı ve hangi kanunları çıkartacağı ve parlamento ve cumhurbaşkanlığını kontrol eder duruma geldikten sonra ortaya konulacak icraatın AKP'nin kendi tabanı tarafından benimsenmesine rağmen karşı cephenin büyük tepkisini çekebilir.
- İkinci faktör seçimlere kadar olacak süreçte küresel piyasalarda kötüleşme meydana gelmesi ve bunun yüksek cari açıktan dolayı Türkiye'yi vurması. Bu durum seçim arifesinde gerçekleşirse AKP'nin iktidarı dönemindeki ekonomik kazanımlarını azaltabilir. Seçimi tek başına iktidar olarak kazanmak riske girebilir. Küresel piyasalarda böyle bir beklenti şimdilik yok. Ama piyasaların ne zaman ve nasıl döneceği de hiç belli olmuyor.
- İstikrarın pekişmesini önleyecek bir başka gelişme ise AKP'nin cumhurbaşkanını tek başına seçmesinden sonra muhalefetin toparlanması ve ortaya koalisyon hükümetinin çıkması . "Cumhurbaşkanlığını aldılar, hükümeti de alırlarsa yandık" diyecek ve sandığa gidecek ciddi bir kesim olabilir. Bu durum karşı cepheyi toparlayabilir. Sandığa gitmeyen kesimlerin sandığa gitmesi ve oy verecek bir parti bulması, AKP'nin seçim başarısını zora sokabilir. Muhalefet partilerinin işbirliği yapması da benzer sonuçları yaratabilir.
- İstikrarsızlık değil - Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması ve muhalefetin tek başına hükümete gelmesi durumunda ise istikrarsızlık doğacak diye bir şey yok. Çünkü şu anda cumhurbaşkanı AKP'den ya da bu partinin seçtiği biri değil. Bu durumda pekâlâ siyasi istikrardan söz edebiliyoruz. Dolayısıyla gelecek hükümetin de cumhurbaşkanından farklı bir partiden olması ülkeyi siyasi istikrarsızlığa sürüklemeyecek.
Eğer "hükümet ile cumhurbaşkanı uyum içinde çalışsın, bu taraf güçlü o halde güçlü tarafa oy vereyim" gibi bir eğilim ağır basarsa AKP oylarını artırabilir.
- Vade perspektifi - Belki bu durumda kısa vadede siyasi ve ekonomik istikrar sağlanmış ve bazı yararlar elde edilmiş olacak. Ancak daha uzun vadede, daha derin ve daha büyük istikrarsızlıklara davetiye mi çıkartılacak. Bu da siyasi bir tartışma konusu...
- Sonuç"Bir dönemin çözümleri, bir sonraki dönemin sorunlarıdır" R.H.Tawney



Sabah