Sezer Köşkün etrafı askerle çevrili

Sezer'in dünü bugünü

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Çankaya'da son günlerini yaşıyor, eşyalarını toplamaya başlamıştır herhalde. Üç ay sonra cumhurbaşkanlığı koltuğunda bir başkası oturuyor olacak. Görev süresinin sonlarına doğru Sezer'in Çankaya'da geçirdiği 7 yılı ayrıca değerlendirme imkanı bulacağız. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yaparken 'demokrat ve özgürlükçü düşünceleri' seslendirerek çıktı Çankaya'ya. Koltuğunu bu konuşmalarına borçlu...

O günlerde dinlediğim bir anekdotu unutamam, sizinle paylaşmak isterim. Şöyle ki... Ahmet Necdet Sezer sık görüştüğü bir arkadaşını Anayasa Mahkemesi'ne yemeğe davet eder. Daha sonra AK Parti'de siyaset yapacak arkadaşıyla Türkiye'nin yapısal sorunlarını da konuşurlar, siyaseti de... Yemeğin sonunda Sezer, 'Bu ülke tam demokrasiye zor geçer. Özgürlüklerin önündeki engeller zor kaldırılır.' der ve söylediklerini gerekçelendirmek için arkadaşının elinden tutarak pencereye doğru götürür.

Anayasa Mahkemesi'nin en üst katından dört bir yanı görülen Çankaya Köşkü'nü işaret ederek 'Bak, cumhurbaşkanı şurada çalışıyor, etrafındaki şu binalar da askerlerin... Görüyor musun askerler Cumhurbaşkanlığı'nı çepeçevre kuşatmış durumda. Sistem çağdaş demokrasiye nasıl ulaşacak?' der. İnanmakta zorlandığınızı biliyorum, bu anekdotu üçüncü şahıslardan değil, şu an AK Parti'de önemli görevler üstlenen Sezer'in arkadaşından bizzat dinledim, doğruluğuna da eminim.

Konuşmalarına yansıyan üslup da farklı değildi Anayasa Mahkemesi'nde başkanlık yaparken... Görev süresinin ikinci yarısında çok değişti; konuşmalarıyla, tavırlarıyla ilk yıllarının tam aksi istikametinde çizgi izledi. Çok merak ediyorum, öğrenmek için çaba da harcıyorum; ama 'Bu 180 derecelik değişimin asıl nedeni nedir, arka planında neler var?' sorusuna tatmin edici cevap bulamıyorum. Umarım emeklilik günlerinde susmaz, çizgi değişikliğinin sebeplerini ayrıntılarıyla anlatır da öğreniriz.

Cumhurbaşkanı Sezer, laiklik ilkesinin Anayasa'ya girişinin 70. yılı nedeniyle ilginç çıkış yaptı yine. Aslında pek sürpriz de sayılmaz. Sözlerini son yıllardaki çizgisinin devamı şeklinde görmek mümkün... Hatırlayacaksınız daha önce bir konuşmasında laikliği tanımlarken, 'İbadetlerin sınırlandırılabileceğinden' dem vurmuştu. Bunu da laiklik ilkesinin bir gereği olarak gördüğünü belirtmişti. Yine dinle ilgili bazı değerleri 'Boş inanç ve dogma' şeklinde nitelemekten çekinmemişti. Cumhurun çoğunluğu tarafından yükselen tepkilere aldırmamış, kutsallar için kullandığı 'boş inanç ve dogma' sözlerini tekrarlamıştı. Sezer, son çıkışında özetle 'Laiklik din ve vicdan özgürlüğü değildir.' dedi. Çerçeve olarak da Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına yansıyan tanımı gösterdi ve 'Anayasa maddesinin gerekçesinden yola çıkılarak laikliği tanımlamaya çalışmanın ya da gerekçedeki tanımı benimsemenin hiçbir geçerliliği olamaz.' dedi.

Anayasa'nın kendisi varken mahkemesinin kararlarını referans göstermesi oldukça manidar. Cumhurbaşkanı Sezer, laiklik ilkesinin özgürlük alanını giderek daraltıyor. Çankaya Köşkü'nde biraz daha zamanı olsa laikliği herhalde ayrı bir inanç sistemi olarak dinin karşısına getirip oturtacak. Üslubunda bunun işaretlerini veriyor. Laiklik ayrı bir din değildir, dinsizlik hiç değildir. Laiklik her şeyden önce dindarın hukukunu korur, gözetir, inanç ve ibadet özgürlüklerini teminat altına alır. Dindar kesimle sorunlu laiklik uygulamaları sadece Türkiye'de kaldı, belki biraz da Fransa'da.

Cumhurbaşkanı Sezer'in seslendirdiği laiklik anlayışı iç barışa katkı yapmaz, tersine cumhuru huzursuz eder. 'Fazla büyütmeye gerek yok' derseniz haksız da sayılmazsınız. Sezer'in Çankaya'da son günleri, geri sayım çoktan başladı, topu topu 3 ay kaldı. Adım gibi eminim sadece bu dönem değil, ileride de laikliğe Ahmet Necdet Sezer gibi anlam yükleyen cumhurbaşkanı bir daha gelmeyecek. Türkiye'nin yönü ileriye doğru; sistem daha çok demokratikleşecek ve özgürleşecek. Ve bu havayı herkes soluyacak, dindarlar da...