Kömüre bulanmış hayatlar

Mardin, Diyarbakır ve Şanlıurfa'dan gelen 7 aile, 3 yıldır Kızılcahamam yakınındaki Kargasekmez mevkiinde konaklayarak meşe odunundan kömür üretiyor.

Dokuz ay boyunca ortalama 50 ton kömür yapan ailelerin çocuklarının çoğu astım hastası. Çünkü oyun bahçeleri bu kömür vadisi...

"Bir kömür gözlünün kahrın çekerim / Güzel ömrüm telef ettim az kaldı / Başım alam ne diyare gideyim / Güvendiğim üç beş günlük güz kaldı" der Sivaslı ozan Kemter Baba. Ankara'nın orta yerinde de bir kömür kahrı çekiliyor. Ancak şairin bahsettiği bir kahır değil. Kızılcahamam'da Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa'dan gelen 60 kişilik yedi aile, üç yıldan bu yana kara kömürle haşır neşir. Serüven, meşe odunlarının ormandan kesilmesi ve taşınması ile başlıyor. Resmi dilde 'torak' denilen kömür ocaklarında meşe odunlarının dizelenmesi ile üretim safhası sürüyor. İçten içe yanan tepecikler yaklaşık 5 tonluk odun dizeleri ile yapılıyor. Bir dizeden 4 ton kömür çıkıyor. Torlukların yanı başındaki çadırlarda yaşayan aileler sabahın erken saatlerinden gece geç vakitlere kadar çalışıyor. Geceleri de ocakların usulüne uygun yanması için sırayla nöbet tutuyorlar. Meşe odunlarının kömür tepelerine dönüştüğü alan çocukların zorunlu oyun mekânı. Zamanlarının büyük bölümünü is, zehirli duman ve kömür karası içinde geçiren çocukların çoğu astım hastası. Durumları ciddileşirse Kızılcahamam'da iğne yaptırılarak geçici de olsa rahatlaması sağlanıyor. Kömür karası elleri, yüzleri ve yanık bakışları çocukların oldukça zor durumda olduklarını gösteriyor. Büyüklerin sağlık durumları da farklı değil. Nefes darlığı başta olmak üzere muhtelif rahatsızlıklardan şikâyetçiler. Kömür vadisinin en yaşlısı Ali Kolünük'ün iki oğlu, iki gelini ve 8 torunu var. Bir ailenin ürettiği kömür miktarı ortalama 50 ton. Kolünük, sektörde sendikalaşmanın gerekli olduğundan bahsediyor. Mısır, Yunanistan ve Bulgaristan'dan ülkeye giren odun kömürünün gelirlerini etkilediğini söylüyor. Meşe ormanının oluşturduğu küçük vadinin geçici misafirleri 3 yıldır, 9 ay buradalar. Diğer üç ayda ise memleketlerinde... İki hafta sonra yine baba ocağına dönecekler. Seneye Kızılcahamam'a gelip gelmeyeceklerini bilmiyorlar. Belki Kastamonu, belki Çorum belki de Kırıkkale...