Adem Özbekler'den ezber bozan açıklamalar
Kızılcahamam Belediye eski başkanı Adem Özbekler kendi dönemi ve bu dönemle ilgili Kızılcahamamhabere yapmış olduğu açıklamalarını yayınlamaya devam ediyoruz.Bundan sonra'ki bölümde Belediye Başkanına cevap var.
KARDEŞ ŞEHİR WEİLBURG:
Bizden önceki başkan Sayın Salih ÖZTÜRK zamanında Almanya’nın WEİLBURG Kentinde yaşayan hemşerimiz YÜCE ailesinin genç, dinamik, heyecanlı, girişken Kızılcahamam sevdalısı Weilburg Belediye Meclis Üyesi Mustafa YÜCE’nin ısrarlı tutumlarıyla İçişleri Bakanlığı’na müracaat edilmiş konuya hız verilerek Kızılcahamam Hakimevinde Almanya Büyükelçiliği yetkililerinin katılımıyla Weilburg Belediye Başkanı Hans PETER SHİCH ile kardeş şehir sözleşmesini imzaladık. Bu çerçevede karşılıklı ziyaretler, Turizm Meslek Lisesi öğrencilerimizin staj yapma imkanı, lise öğrencilerimizin ziyareti, iş adamlarımızın ziyareti gibi etkinliklerin yanında Weilburg’lu sporcuların 2900 km’lik Weilburg-Kızılcahamam arası dünyanın organize en uzun koşusu olarak tarihe geçen bir etkinlikle hem yerel hem ulusal hem de Alman basınında geniş yer alan bir organizasyon gerçekleştirilmiştir. İlçemizde ilk defa Weilburg Belediyesinin balonu getirilerek festivale güzellik sağlanmıştır.
Ne olduysa bu kadar güzel giden ilişkiler birden bire tersine dönmüş kardeş şehir olmamıza vesile olan aile küstürülmüş ailenin yakınları bu durumdan son derece huzursuz olmuşlardır. Bir an önce ilişkilerimizin düzelmesi en içten dileğimdir.
KIZILCAHAMAM SEYAHAT:
Göreve başladığımda muhasebe müdüründen aldığım bilgiye göre otobüs işletmesinin yıllık 500 bin lira civarında zarar ettiğini öğrendim.6 otobüsümüzün faaliyet gösterdiği işletmede 27 kişi çalışıyordu. Otobüslerin eski olması nedeniyle bakım masrafları yüksek, yakıt giderleri fazlaydı. Buna rağmen Kızılcahamam Seyahat ile anlaşmalı olarak yarım saatte bir Ankara-Kızılcahamam arası yolcu taşınıyordu. Daha sonra şimdiki Belediye Başkanımız Sayın Coşkun ÜNAL öncülüğünde ŞAMPİYON FİRMASI kurularak terminalde yer vermememize rağmen Gümüş Otelin altında faaliyete başladı. Ankara-Kızılcahamam arası yolcu sayısı üçe bölünmüş oldu. Firmalar arası rekabet kızıştı. Fiyat indirmeler, araç önü kesmeler, muavin dövmeler gibi hoş olmayan olaylar başladı. Allah korusun daha büyük bir hadiseye meydan vermeden sorunu çözdük.
Yaşlanmış ve yolcu taşıma lisans süreleri dolmuş otobüslerimizi çektik. İki firmanın birleşmesini sağladık. Bunu yaparken ortaya koyduğumuz şartlarımızdan bazıları şunlardı:
1) Yolcu taşıma ücretini belediye belirleyecek.
2) Sistem tamamen belediyenin kontrolünde olacak
3) Kızılcahamam’dan kalkan her araçtan bir yolcu karşılığı ücret alınacak
4) Her yıl araçlar belediye ruhsatını yenileyecek ve harç ödeyecek
5) Kesinlikle ayakta yolcu taşınmayacak
6) Şoför ve muavin yolculara karşı saygılı olacak kılık kıyafetine özen gösterecek.
7) Belediye herhangi bir aksaklık gördüğü zaman anlaşmayı feshedebilecek
3 firma varken vatandaşlarımızın çoğu belediye otobüsleri değil de diğer firmaları tercih etti. 45 kişilik otobüste sefer başına ortalama 17 yolcu düşmeye başladı. Bununla mazot parası bile karşılamak mümkün değildi. Yapılan anlaşma sonucu 500 bin lira zarar edilirken yılda 100 bin liranın üzerinde gelir sağlayan bir konuma gelindi.
Daha sonra otobüs sahipleri araçlarını küçültmeye başladı. Bu durum vatandaşlarımızı sıkıntıya sokuyordu. Tek avantajı araçlar kısa süreli hareket ediyorlardı. Bu durum otobüsçü arkadaşlara iletildi. Seçim öncesi bir toplantı yaptık. Toplantıda şayet kendilerinden başka bir firmaya yolcu taşıma izni vermezsek araçlarını büyütebileceklerini söylediler. Bende kendilerine “Hiçbir şekilde böyle bir şartı kabul etmeyeceğimi, vatandaşlardan gelen şikâyetler artarsa bitmek üzere olan terminal binasında 5 adet yazıhane bulunduğunu uygun görüldüğünde ihaleye çıkartılacağını” belirttim. Daha sonra öğrendiğime göre şimdiki başkan araç sahiplerinin bu teklifini kabul etmiş, onlarda toplu halde başkanı desteklemiş, başkanda sözünde durmuş başka bir firmayı sokmadığı gibi ayrılan yazıhaneleri de başka amaçla kullanmaktadır.
KÜÇÜK KAPLICA:
Yıllarca her belediye başkan adayı seçim beyannamesinde Küçük Hamamı yıkacağını yerine yenisini yapacağını belirttiği halde bir şey yapmamış ve bizim zamanımıza kadar gelinmiştir. Bunun neden gerçekleştirilemediğini araştırdığımda o parselde belediyenin 1.600 metrekare arsası olduğunu aynı zamanda 50 metrekare kısmının şahıslara ait olduğunu söylediler. Hak sahipleri öldüğünden mirasçıların çoğuna ulaşılamadığını tebligat yapma imkânının bulunmadığını belediye avukatımız bana aktardı. Hatta en son o alanda eski bir evde oturan bir kişinin 30 yıl önce belediye tarafından kendilerine istimlâk parası ödendiğini belirtmesine rağmen belediye kayıtlarında bulunmadığından ve Ziraat Bankası evrakları SEKA ya gönderildiğinden konu açıklık kazanmamıştır. Bunun üzerine Belediye Meclisi kararıyla 50 metrekarelik alan yeşil alana dönüştürülmüş şayet hak sahipleri bir araya gelir müracaat ederlerse tekrar istimlak bedellerinin ödenmesi kararlaştırılmıştır.
Sorun çözüldükten sonra arsa karşılığı Küçük Kaplıca’nın yapılmasına karar verilmiş, 1650 metrekarelik arsanın 750 metrekaresi işi alan yükleniciye bırakılmak üzere belediyeye 2500 metrekare kapalı alana olacak bir kaplıca yapılması şartıyla ihaleye çıkılmıştır. İhaleye 2 firma katılmış şu anki Başak Otel in sahibiyle sözleşme imzalanmıştır. Seçim öncesi Küçük Kaplıca bitirilmiş geçici kabulü yapılarak açılışı sağlanmıştır.
İhale şartnamesinde kat sınırlaması yoktur. Zemin kurtardığı takdir de teknik olarak mümkün olan kat çıkılabilecektir. Burada vatandaşlarımızın bazılar bilerek veya bilmeyerek şu soruyu sormaktadırlar.”Belediyeye 3 kat verirken niye kendisi 10 kat çıkmıştır?” kaplıcanın oturduğu alan 900 metrekaredir. Otelinki ise 750 metrekare civarındadır. Bugün inşaat sektöründe çalışanlar bilir ki bir inşaatın metrekare maliyeti 10000 liradır. Yani bize yapılan kaplıcanın değeri yaklaşık 2 buçuk milyon liradır. Müteahhide verdiğimiz arsanın metrekaresi 3 bin lirayı geçmektedir. Böyle bir arsa fiyatı Ankara, İstanbul un lüks semtlerinde bile bulunmamaktadır.
Vatandaşlarımızın bilmesi gereken önemli bir olayı aktarmak istiyorum. Başak Otelin sahibi seçim öncesi odama gelip “İşi bitirdiğini bu nedenle tapu devrinin yapılmasını, sıcak suyun bağlanmasını” talep etti. Bende kendisine “Bazı eksiklikler olduğunu malzemelerin değiştirilmesi gerektiğini su sızdırmalarının önlenmesinin şart olduğunu ancak bunlar yapılırsa izin vereceğimi” söyledim. Yani tapu devrini ve su bağlantısını yaptırmadım. Neticede Kızılcahamam’a bir kaplıca bir turistik 4 yıldızlı otel kazandırmış olduk. Küçük Kaplıcada yılda yaklaşık 1 milyon lira gelir elde edilmektedir. Hemşerilerimize hayırlı uğurlu olsun.
JEOTERMAL:
Zamanın Belediye Başkanı Yaşar YILDIRIM ’ ın girişimleriyle ORME tarafından konutların jeotermal enerji ile ısıtılmasına başlanmış. O zaman çok daha verimli olan kuyular zaman içerisinde ihtiyacı karşılayamayacak duruma gelmiş hatta Sayın Salih ÖZTÜRK zamanında LPG tankı kiralanarak ısı takviyesi yapılmaya çalışılmış. İlçemizin yaklaşık üç bin konutunu ilgilendiren bir sorunla karşı karşıya geldik. Seçim çalışmalarında en önemli şikâyetlerden biri buydu.
Hemen konuyu bilen arkadaşlarla çözüm yolu aramaya koyulduk. Bu bağlamda ısı merkezlerinin bir kısmına yeni eşanjör aldık 1500 metrelik kuyunun temizliği yaptırarak tekrar verimli hale getirdik. Yeni hatlar çekerek sistemi rahatlattık. Daha sonraki yıllarda M.T.A ya . Cennet mahallesinde sondaj yaptırdık. Maalesef aynı Kurumun raporlarında “sıcak su var” diye belirten yerden sonuç alamadık. Daha sonra İller Bankası Sondaj Daire Başkanlığıyla beraber üç kuyu açtık. 2’si Terminal de biri Büyük Hamamın üstünde açılan kuyulardan toplam 50 sn/Lt su takviyesinde bulunduk. Böylece sistemin tamamı rahatlamış oldu
Bu hizmet ve yatırımları yaparken 5 yıl jeotermal hizmetlere zam yapmadık. Tasarruf tedbirleriyle sürdürülebilirliği sağladık.
Şöyle ki yönetim kurulu üye sayısını azalttık Yönetim Kurulu Haklarına zam yapmadık. Örneğin benden önceki başkan aylık 618 lira alırken başkanlığı bıraktığımda benim aldığım ücret aynıydı. Şimdi ne kadar olduğunu meraklıları araştırsın.
Malzeme alımlarını peşin parayla gerçekleştirdiğimizde hatırı sayılır indirimler yaptırdık.
Hiçbir lüzumsuz harcama ve ağırlama şirket üzerinden yapılmamıştır.
Ayrıca hatır-gönül için yeni abone yapılmamıştır. Sadece Adliye binasına bizden önce söz verildiğinden bağlantı yapılmıştır.
TERMİNAL VE DÜĞÜN SALONU:
İlçemizin gelişmesine paralel olarak bazı hizmetlerde aksaklıklar mevcuttu. Düğün salonu yetersiz kaldığından bazı hemşerilerimiz düğünlerini Ankara da veya Kazan da yapmak durumunda kalıyorlardı. Bu durum hem düğün sahipleri hem de davetliler için maddi, manevi sorun oluşturuyordu.
Ayrıca turistik bir ilçeye yakışmayan gecekondu görünümünde Prefabrik bir Terminalimiz vardı.
Her iki sorunu çözmek için Kızılcahamam Belediyesi kurulduğu tarihten bu yana en büyük inşaat projesi olan Terminal, Düğün Salonu, Kültür Merkezi inşaatını başlattık. Tamamen öz kaynaklarımızla gerçekleştirilen ve birçok ilde dahi olmayan Terminal ve Düğün Salonu böylece hizmete girmiş oldu. Daha sonra projede değişiklikler yapılarak bu günkü duruma getirildi. İlçemize ve hemşerilerimize hayırlı olsun.
AKASYA DEVREMÜLKLERİ:
Önceki Belediye Başkanlarımızdan Yaşar YILDIRIM zamanında Vakit Gazetesi sahipleriyle ortak bir proje olarak başlayan inşaat biz göreve geldiğimizde durmuş vaziyetteydi. O zamanki muhataplarımız Alparslan KILIÇ ve Fehmi GÜNEY’le çözüm arayışlarına girdik.
OSTİM Başkanı Sayın Orhan AYDIN’ ın yardımlarıyla ağırlıklı olarak Ostimli iş adamlarından oluşan bir gruba devrini sağladık. Daha sonra şuandaki işletmeci Abdulkadir Beyle anlaşan Ostim grubu atıl durumdaki tesisleri faaliyete geçirerek hem istihdama hem de turizme büyük katkı sağlamıştır.
BELEDİYE BORÇLARI:
Belediye başkanı seçildikten sonra makam koltuğuna oturup telefonu kaldırdığımda “ Borcunuzdan dolayı telefonunuz görüşmelere kapalıdır. “ anonsuyla karşılaşınca şok oldum. Muhasebe Müdürünü çağırdım sebebini sordum. Öğrendim ki Belediye’nin tabir caizse “ Uçan kuşa borcu var .”Çarşıda esnaf koluma girip “ Başkanım benim bir fatura var şuna öncelik tanısanız “ diye yardım talebinde bulunuyordu. Kamuya olan borçların yanı sıra işçilere (kıdem tazminatı, ikramiye, mesai vb) Esnafa, Telekom’a Sendikaya şu anda tam miktarını bilemediğim trilyonları bulan borçlarla karşılaştık
Bunun için acil olarak tasarruf tedbirlerini uygulamaya koyulduk. Bunlardan bir kaçını sıralamak isterim
1) Tüm belediye çalışanlarıyla yaptığım ilk toplantıda belediye hizmetlerinden ben dahil yararlanan her kimse ücretini ödeyecek (otobüs, hamam, otel v.b)
2) Belediye ‘ye hiçbir gazete alınmayacak, dergi aboneliği olunmayacak.
3) Dış hat telefonları kapatılacak sadece santral dışa açık olacak, özel görüşmeler kayıt altına alınacak
4) Hiçbir toplantı ve düğüne çelenk gönderilmeyecek
5) İçtiğimiz çayın parasını ödeyeceğiz
6) Peşin parayla harcama yapacağız alınan son fiyatlardan haberim olacak
7) Araçlar acil bir durum olmadığı müddetçe rastgele kullanılmayacak
8) Bütün birimlerde gereksiz elektrik, su, kırtasiye gibi harcamalarda daha dikkatli olunacak
Elhamdülillah bu tedbirler sayesinde ikinci ayda gelirlerimiz %20 arttı. İşleri sırasıyla yoluna koyduk önce kamuya olan 10 trilyonluk borç yapılandırmayla 6trilyona düştü ve uzun vadede İller Bankası payımızın %40 ı kesilerek ödenmeye başlandı. Teker teker borçlarımızı ödeyerek temizledik. bunu gerçekleştirirken sıkıntıyı hemşerilerimize yansıtmadık yani belediye hizmetlerinden alınan gelirlerde hatır sayılan bir artış yapmadık. Hatta bazı alanlarda harç olarak aldığımız ücret Belde Belediyeleriyle aynı düzeydeydi.
Yaklaşık 100 kişiyi emekli ettik ve emekli ikramiyelerini bir ay içinde ödeyerek çoğunun ev sahibi olmasını sağladık. Bu dönemde 5 trilyona yaklaşan emekli ikramiyelerini ödedik. Çalışanlarımızın maaşı dönemim boyunca ayın 15 inde bankaya yatırılmış, ikramiyeleri geçmiş dönemden kalanlarla birlikte zamanında ödenmiş, en son Mart 2009 da iki ikramiye birden verilmiştir.
İnternette bir kişinin “Adem ÖZBEKLER iftar yemeği verdi iftarı bize zehir etti” şeklinde bir açıklamasını gördüm. Kıymetli hemşerilerim beş yıl sonra çıkıp birinin bu şekilde beyanda bulunması tamamen organize bir olay olup işçiler üzerinden çıkar sağlamaya yöneliktir. Çalışan, üreten, hak hukuk bilen, memleket seven işçilerimle hiçbir sorunum olmamıştır. Hepsi benim kardeşimdir. Bunun karşılığını sokakta onlarla karşılaştığımızda görüyorum. Bahsi geçen iftar yemeğinde tamamını hatırlamasam bile benim dediğim şudur “ Arkadaşlar, ben dâhil Belediye de çalışan herkes bu fakir fukaranın garip gurabanın hakkını korumamız, aldığımız paranın hakkını vermemiz gerekir. Onun için doğru dürüst iyi çalışmamız lazım.”Böyle bir lafla yemek boğazında duruyorsa benim başka sözüm olamaz.
Borçlara geri dönersek, benim başkanlığı bıraktığımdan sonra yapılan ilk meclis toplantısında, Belediye meclis üyelerine geçmiş dönemin borcu adı altında Muhasebe Müdürü Muammer SARIOĞLU imzasıyla bir belge dağıtılmış aynı belge yıllarca belediye web sitesinde de yayınlanmıştır. Ne hikmetse bu belgeyi sorulduğunda kimse bulamamaktadır. O zaman bu belgeyi hazırlatmadaki amaç bizim dönemimizi karalamaya yönelik olarak düşünülmüştü. Şimdi borç ayyuka çıkınca belge ortadan kayboldu.
İlgilenenler hatırlayacak, belediye meclis üyeleri zaten biliyor. Detayını tam olarak hatırlayamadığım o belgede toplam 27 milyonluk borçta sadece 50 bin lira faturalar olarak belirtilmekte. Kalan borçların tamamı kamuya ait borçlardır. Bunların dışında hiçbir kişi, kuruluş ve kuruma borcumuz bulunmamaktaydı. Şimdiki başkan çıktığı bir televizyon programında geçmişten kalan belediye borcunu 33 milyon olarak açıklamıştır. Kendisiyle çelişkiye düşen bir konuma gelmiştir. O yüzden söylenenler gerçekleri yansıtmamaktadır.
Son yılımızda bütün sorunları çözmüş, esnafın belediye ile çalışmaya can attığı, harcamalarının tamamını peşin parayla yapan çalışanların maaşlarının ve ikramiyelerinin günü gününe ödeyen, personel giderlerinin genel bütçedeki oranını %85 lerden %40 lara düşürmüş bir belediyeyi teslim ettik.
Takdir siz saygıdeğer hemşerilerimizindir.
HAKKIMDA ÇIKAN BAZI YAZILARA CEVAP:
1) Seçim öncesi mevcut asfaltı sökmek için getirilen asfalt kazma makinasını bazı vatandaşlarımız asfalt atmak amacıyla çalıştırdığımızı sanmışlar. Gerçek şu ki kanalizasyon çalışmaları nedeniyle iki ana cadde ye başlanacağından asfalt kırıntıları ziyan olmasın diye toplanan molozlar EDA Otelin yanında stoklanmış daha sonra toprak yollara serilmiştir. Alt yapı bitmeden asfalt atmayacağımı herkes bilir. Hatta zamanı geri olsak “Asfalt atarsan Belediye Başkanlığın garanti “dense yine atmam 17.000 hemşerimin hakkını tüyü bitmemiş yetimin malını kendi çıkarım için asla kullanmam. Bu dünyanın fani olduğunu, esas hesabın nereye verileceğini bilirim.
2)Genellikle bizi eleştirecek konu bulamayanlar seçim öncesi yolların durumundan şikâyet etmektedir.
Alt yapısı bitmemiş ve çalışmaların devam ettiği bir zamanda yolların bozuk olmasından daha doğal ne olabilir? Doğalgaz çalışmaları ile ilgili yapılan tenkitlerde şimdiki dönemin savunucuları “Ne yani doğalgazı havadan mı döşeyecektik” diye sormaktadır. Aynı soruyu kendilerine sorsunlar “Suyu kanalizasyonunu havadan mı döşeyecektik?”
3) Üzüldüğüm bir diğer konu da yollardan şikayet ederken Kızılcahamam da ki ana caddelerin tüm kaldırımları bizim zamanımızda tamamlanmıştır. Hatta Soğuksu Caddesinde iki kişinin yan yana yürüyemediği kaldırımları nasıl genişlettiğimizi bilenler bilir.
İyi niyetli tenkiti yapanların takdiri de yapması sanırım hakkımızdır.
İLGİLİ HABER İÇİN TIKLAYINIZ :